
Türkiye’nin 2023 yılına ait enerji istatistikleri, ülke ekonomisinin enerjiyle kurduğu yapısal ilişkilere dair önemli veriler sunmaktadır. TÜİK tarafından yayımlanan “Fiziksel Enerji Akış Hesapları” çalışmasına göre, Türkiye’nin toplam enerji akışları 2023 yılında 19 bin 384 petajul (PJ) olarak hesaplanmıştır. Bu miktar, tüm ekonomik faaliyetleri, hane halklarını ve doğal süreçleri içeren enerji hareketlerinin büyüklüğünü gözler önüne sermektedir.
Enerji Kaynaklarının Kompozisyonu: Enerji Ürünleri Başrolde
Enerji akışlarının kaynaklarına bakıldığında, toplam enerji arzının %53,3’ünü enerji ürünleri oluşturmaktadır. Enerji ürünleri, taş kömürü, motorin, yakacak odun, doğalgaz ve benzeri ürünlerden oluşur. Bunlar genellikle insan faaliyetleri sonucunda ekonomide bir üretim süreci ile ortaya çıkan ürünlerdir. Bu oran, Türkiye’nin enerji sisteminin ağırlıklı olarak işlenmiş ve piyasaya sunulmuş ürünlere dayandığını göstermektedir. Bu durum, dışa bağımlılığın sürdüğünü ve enerji arz güvenliğinin kırılgan olabileceğini de ima etmektedir.
Enerji kaynaklarının ikinci en büyük grubunu enerji artıkları (%36,4) oluşturmaktadır. Bu artıklar hem ekonomik faaliyetler hem de hane halklarının üretim ve tüketim süreçleri sonucunda doğaya bırakılan katı, sıvı ya da gaz halindeki maddeleri kapsamaktadır. Enerji artıkları, doğrudan bir fayda sağlamayan ancak sistemin çevresel etkilerini yansıtan kalemlerdir. Bu oranın yüksekliği, Türkiye’de enerji verimliliği konusundaki potansiyel sorunları ve enerji tüketiminin çevresel etkilerini göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Üçüncü sırada yer alan doğal enerji girdileri, enerji kaynaklarının %10,3’ünü oluşturmaktadır. Bu kaynaklar, doğrudan doğadan elde edilen maden cevheri, güneş enerjisi, rüzgâr, jeotermal gibi fiziksel girdileri içerir. Bu oran, yenilenebilir kaynakların ve doğal potansiyelin henüz enerji sistemi içinde sınırlı ölçüde kullanıldığını göstermektedir. Enerji dönüşümü hedefleri açısından bu durum, gelecekteki politika alanları için önemli bir gösterge niteliğindedir.
Enerji Kullanımının Hedefi: Ekonomik Faaliyetler ve Sanayi Ön Planda
2023 yılı itibarıyla toplam enerji akışlarının varış yerlerine bakıldığında, en büyük payı ekonomik faaliyetler (%52,2) almıştır. Bu oran, enerji tüketiminin yarısından fazlasının üretim süreçlerinde kullanıldığını göstermektedir. Tarım, sanayi, madencilik, inşaat, ulaşım, hizmet sektörü gibi ekonomik alanlar, enerji talebinin ana merkezini oluşturmaktadır.
Hane halklarının enerji kullanımındaki payı ise %9,1 olarak ölçülmüştür. Bu oran, doğrudan konutlarda kullanılan enerji miktarını yansıtırken, toplam enerji sistemine kıyasla daha düşük kalsa da önemini korumaktadır. Enerji tüketiminin geri kalan kısmı, dönüşüm kayıpları, enerji sektörünün kendi tüketimi ve stok değişimleri gibi unsurlara dağılmaktadır.
Ekonomik faaliyetler arasında en yüksek paya sahip olan sektör imalat sanayidir. Bu sektör, ekonomik faaliyetler içinde gerçekleşen toplam enerji tüketiminin %41,2’sini oluşturarak başı çekmiştir. İmalat sanayi, kimya, tekstil, metal, çimento, gıda gibi alt sektörlerin enerji yoğunluğuna sahip olması nedeniyle enerji sisteminde kritik bir yer tutmaktadır.
Enerji Ürünlerinin Nihai Kullanımı: Hane halkı ile Sanayi Yarışıyor
2023 yılı verilerine göre, enerji ürünlerinin nihai kullanımı – yani doğrudan tüketicilere ulaşan enerji – toplamda 5 bin 527 PJ olarak gerçekleşmiştir. Bu kullanım içerisinde hane halkları %32,1’lik paya sahip olmuştur. Hane halklarının bu orandaki enerji tüketimi, özellikle konutlarda ısınma, aydınlatma, su ısıtma, pişirme gibi temel ihtiyaçlardan kaynaklanmaktadır.
Nihai kullanım içinde imalat sanayi %31,8 ile yine ilk sıralarda yer almıştır. Bu, üretim süreçlerinin sadece enerji akışları içinde değil, doğrudan nihai enerji tüketiminde de büyük yer tuttuğunu göstermektedir. Ticaret, hizmet ve kamu sektörleri ise %23,1’lik bir paya sahiptir. Bu oran, eğitim, sağlık, ulaşım ve kamu hizmetlerinin enerji tüketimi açısından ciddi bir kaynak gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
Bu tablo, hane halkı ve sanayi arasındaki enerji tüketimi farkının daraldığını ve hem bireysel hem de kurumsal düzeyde enerjiye olan talebin güçlü seyrettiğini göstermektedir.
Enerji Ürünlerinde En Çok Tercih Edilen Kaynak: Petrol Ürünleri
Nihai enerji kullanımında enerji türlerine göre dağılım analiz edildiğinde, 2023 yılında en çok tüketilen kaynak petrol ürünleri olmuştur. Petrol ürünleri, %40,9 ile toplam nihai kullanımın en büyük bölümünü oluşturmuştur. Ulaşımda kullanılan akaryakıtlar (benzin, motorin) bu kategorinin ana kalemleri olup, özellikle karayolu taşımacılığının fosil yakıtlara dayalı olması bu sonucu doğurmuştur.
Petrol ürünlerini %22,2 ile elektrik takip etmiştir. Elektrik hem konutlarda hem hizmet sektöründe yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Üçüncü sırada %21,9 ile doğal gaz yer almakta; bu da Türkiye’de hem sanayide hem de konutlarda doğal gaz kullanımının yaygınlaştığını göstermektedir.
Kömür ürünleri %8,4, ısı enerjisi %5,1 ve diğer enerji türleri %1,6 oranında nihai kullanımda yer almıştır. Bu oranlar, Türkiye’nin enerji tüketiminin hâlâ büyük ölçüde fosil yakıt temelli olduğunu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının nihai tüketimde sınırlı kaldığını açıkça ortaya koymaktadır.
Genel Değerlendirme ve Politika İpuçları
2023 yılı enerji hesapları verileri, Türkiye’nin enerji arzı ve talebi bağlamında dikkatle ele alınması gereken bazı temel yapısal göstergelere işaret etmektedir:
Enerji Kaynaklarında Fosil Ağırlık: Enerji sisteminde petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil kaynakların hâlâ baskın olması, enerji dönüşümü hedefleri açısından ciddi bir engel oluşturmaktadır. Bu yapı hem iklim hedefleri hem de dışa bağımlılığın azaltılması hedefleriyle çelişmektedir.
Sanayi ve Hizmet Sektörleri Enerji Yoğun: Ekonomik faaliyetlerin toplam enerji akışlarında ve nihai tüketimde baskın olması, özellikle imalat sanayisinin enerji verimliliği açısından izlenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Aynı şekilde hizmet sektörünün de artan enerji talebi dikkate alınmalıdır.
Hane halklarının Rolü Artıyor: Hane halklarının enerji tüketimi önemli bir düzeye ulaşmıştır. Bu durum, enerji tasarrufu bilincinin artırılması, yalıtım ve verimli cihazların kullanımının teşvik edilmesi gibi mikro düzeyde politikaların da önemini artırmaktadır.
Yenilenebilir Kaynakların Sınırlı Katkısı: Doğal enerji girdileri ve alternatif kaynakların sistemdeki payı halen sınırlıdır. Güneş, rüzgâr ve jeotermal kaynakların daha fazla teşvik edilmesi hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından bir zorunluluktur.
Bu veriler doğrultusunda, Türkiye’nin enerji politikalarının hem arz güvenliğini hem de çevresel sürdürülebilirliği önceleyen bir yapıya evrilmesi gerekmektedir. Enerji verimliliği, kaynak çeşitlendirmesi, yenilenebilir yatırımları ve tüketim bilinci gibi alanlarda atılacak adımlar, enerji sisteminin geleceğini belirleyecektir.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar