Hindistan’da Türkiye’ye yönelik başlatılan boykot kampanyası, kısa sürede büyüyerek ulusal düzeyde geniş kapsamlı bir harekete dönüştü. “Önce Millet” (India First) sloganıyla yola çıkan kampanya, Türkiye’nin Pakistan’a verdiği açık destekle birlikte daha da sertleşti. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan ile dayanışma mesajları ve Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın 7 Mayıs tarihinde Hindistan’a yönelik eleştirel açıklamaları, Hindistan kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı.

Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada, Hindistan’ın 6 Mayıs’ta Pakistan kontrolündeki bölgelere düzenlediği saldırıların savaş riskini artırdığına dikkat çekilmiş ve iki tarafa da sağduyu çağrısı yapılmıştı. Ancak bu çağrı Hindistan’da “tek taraflı tutum” olarak algılandı ve Hindistan hükümeti ile halkı arasında Türkiye’ye karşı güçlü bir tepki doğmasına neden oldu.

Boykot hareketi ilk olarak Hint vatandaşlarının Türkiye’ye yönelik turistik seyahatlerini iptal etmesiyle başladı. Ancak bu protesto kısa sürede ekonomik ilişkilere de sıçradı. Türkiye’nin, Pakistan’a insansız hava araçları (İHA/SİHA) sağladığı yönündeki iddialar Hindistan’da geniş yankı buldu ve kamuoyunda Türkiye’ye yönelik tepkilerin daha da artmasına neden oldu. Bu gelişmeler ışığında Hint hükümeti, Türkiye ile olan bazı ticari ve akademik iş birliklerini askıya alma kararı aldı.

En somut adımlardan biri, Türk havacılık hizmetleri şirketi Çelebi’ye karşı atıldı. Çelebi, Delhi, Mumbai ve Bengaluru dahil olmak üzere Hindistan’daki dokuz büyük havalimanında yer hizmetleri sunuyordu. Ancak Hindistan Sivil Havacılık Otoritesi, bu şirketin güvenlik lisanslarını iptal etti. Şirket, faaliyetlerini geçici olarak durdurduğunu ve yasal haklarını kullanmak için girişim başlattığını açıkladı.

Sadece özel sektör değil, akademik iş birlikleri de bu krizden etkilendi. Birçok Hint üniversitesi, Türk üniversiteleriyle yürütülen öğrenci değişim programları, ortak araştırma projeleri ve bilimsel etkinlikleri durdurma kararı aldı. Bu durum, kültürel ve akademik ilişkiler açısından ciddi bir kopuşun sinyalini verdi.

Hindistan’daki en büyük dağıtım kuruluşlarından biri olan Tüm Hindistan Tüketici Ürünleri Distribütörleri Federasyonu (AICPDF), Türkiye’den ithal edilen tüm ürünlere “süresiz ve tam boykot” uygulanacağını duyurdu. Bu karar, ülke genelinde yaklaşık 13 milyon perakendeciyi kapsıyor. Boykot listesine giren ürünler arasında çikolata, gofret, bisküvi, reçel, zeytinyağı, lokum, cilt bakım ürünleri ve kişisel temizlik ürünleri bulunuyor. Federasyon yetkilileri, Türkiye’nin “dost olmayan tutumu” karşısında bu kararı almak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Ayrıca tekstil sektöründe de ciddi yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Türkiye’nin önde gelen giyim markaları olan Trendyol, LC Waikiki ve Mavi, Hindistan’daki büyük e-ticaret sitelerinden çıkarıldı. Böylece bu markaların Hindistan’daki dijital pazarlarda satış yapmaları engellenmiş oldu. Bu durum, Türk tekstil sektörünün Hindistan gibi büyük ve büyüyen bir pazardaki varlığını ciddi anlamda zayıflatabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Hint medyasında çıkan analizlerde, Türkiye’ye karşı alınan bu boykot kararlarının uzun vadede iki ülke arasındaki ticari dengeleri etkileyeceği vurgulanıyor. Türkiye’nin Hindistan’a yıllık ihracatı yaklaşık 1,5 milyar dolar seviyesinde. Uzmanlar, boykotun kalıcı hale gelmesi durumunda bu rakamda ciddi düşüşler yaşanabileceğini öngörüyor.

Sonuç olarak, Hindistan ile Türkiye arasında yaşanan bu diplomatik kriz, sadece siyasi söylemlerle sınırlı kalmayıp ekonomik ve akademik alanlara da sıçramış durumda. Boykotun kapsamı genişledikçe, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gerilemesi olası görünüyor. Türkiye’nin bu sürece nasıl yanıt vereceği ise merakla bekleniyor.

ZAFER ÖZCİVAN – Ekonomist-Yazar – zozcivan@hotmail.com