Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ziraat Bankası’nın ev sahipliğinde düzenlenen 4. Tarım Ekosistemi Buluşması’nda yaptığı konuşmada tarıma ve hayvancılığa dair çok önemli mesajlar verdi. Üreticiye doğrudan dokunan kredi desteklerinden, zirai don zararlarının karşılanmasına kadar birçok başlıkta dikkat çeken açıklamalarda bulunan Erdoğan, özellikle kırsalda üretim yapan vatandaşlara güvence verdi: “Çiftçimiz asla yalnız değil, devlet daima yanındadır.”

Verilen mesajlar sadece birer müjde değil, aynı zamanda Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikasının yeni rotasının da işaretiydi. Özellikle son yıllarda artan maliyetler ve küresel iklim krizinin etkileri karşısında üreticinin elini güçlendirecek somut adımların atılması, büyük önem taşıyor.

SERA, BÜYÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ YATIRIMLARINA DEVLET DESTEĞİ

Açıklanan kredi paketleri, üç önemli üretim alanını doğrudan hedef alıyor: Sera yatırımı, süt hayvancılığı ve küçükbaş yetiştiriciliği. Bu destekler, özellikle Anadolu’nun dört bir yanında üretim yapan, ancak sermaye erişiminde zorlanan çiftçiler için ciddi bir rahatlama anlamına geliyor.

SERA YATIRIMI YAPMAK İSTEYENE 10 MİLYON TL’YE KADAR KREDİ:

Sebze ve meyve üretimi için sera kurmak isteyen üreticilere yönelik bu yeni kredi paketi, özellikle küçük ölçekli üreticiler için cazip. 10 dekar altındaki yatırımlar için 1 yıl geri ödemesiz, toplamda 10 yıl vadeli 10 milyon TL’ye kadar kredi sunuluyor. Bu, klasik kredi koşullarına kıyasla ciddi bir ayrıcalık.

Üstelik genç ve kadın üreticiler için öz kaynak oranının %10’a düşürülmesi, tarıma katılımı artırabilecek önemli bir teşvik. Kırsalda yaşayan genç kadınların üretime katılması hem ekonomik hem de toplumsal açıdan güçlü bir dönüşüm yaratabilir.

BÜYÜKBAŞ SÜT HAYVANCILIĞINA 5 MİLYON TL DESTEK:

Süt üretimi yapan büyükbaş işletmelerin hayvan sayısını artırmalarına yönelik destek ise öz kaynak şartı olmadan sunuluyor. 1 yıl ana para ödemesiz, toplamda 7 yıl vadeli 5 milyon TL’ye kadar yatırım kredisi, özellikle halihazırda üretim yapan ama büyümekte zorlanan işletmeler için önemli bir can suyu olacak.

Süt ve süt ürünleri sektörü son dönemde maliyet baskıları nedeniyle zorlanıyor. Bu destek, bu baskıyı bir nebze de olsa hafifletip arz güvenliğini korumayı amaçlıyor.

KÜÇÜKBAŞ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE LİMİT İKİ KATINA ÇIKTI:

“Köyümde Yaşamak İçin Bir Sürü Nedenim Var” projesi kapsamında verilen küçükbaş kredi limiti 600 bin TL’den 1 milyon 200 bin TL’ye çıkarıldı. Bu artış, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da küçükbaş hayvancılık yapan üreticiler için büyük önem taşıyor.

Hayvancılığın sürdürülebilirliği sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir meseledir. Köyde yaşamı cazip kılmak, gençlerin göç etmesini engellemek ve âtıl durumda kalan kapasitenin üretime kazandırılması açısından bu destekler stratejik bir adım olarak görülmeli.

ZİRAİ DON ZARARLARINA TELAFİ SÖZÜ: SİGORTALI OLANA DA OLMAYANA DA DESTEK

Nisan ayında yaşanan zirai don felaketi, 65 ilde üreticiyi derinden etkilemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece sigortalı üreticilerin değil, sigortasız olanların da zararlarının karşılanacağını belirtti. Bu oldukça dikkat çekici bir yaklaşım. Çünkü genellikle yalnızca TARSİM sigortası olan üreticiler desteklenirken, bu sefer sigortası olmayanlar da unutulmadı.

Bu uygulamanın çiftçiye verdiği mesaj çok açık: “Devlet olarak sizi yalnız bırakmayacağız.” Elbette burada altı çizilmesi gereken başka bir nokta da şu: Erdoğan, çiftçileri tarım sigortası yaptırmaya çağırıyor. %70’e varan prim desteğiyle sigortanın yaygınlaştırılması amaçlanıyor. Bu, doğal afetlere karşı üreticinin daha güçlü durmasını sağlayacak önemli bir adım.

VERİYE DAYALI TARIM POLİTİKALARI: 1 TEMMUZ’DA TARIM SAYIMI BAŞLIYOR

Cumhurbaşkanı’nın bir diğer önemli açıklaması, tarım alanında veri temelli planlamaya geçildiği yönündeydi. 1 Temmuz itibariyle başlatılacak tarım sayımıyla, arazi büyüklüğünden ürün çeşitliliğine kadar birçok veri güncellenecek.

Bu ne anlama geliyor?

Nerede ne ekiliyor?

Hangi ürün ne kadar verim veriyor?

Hangi bölgede hayvancılık potansiyeli daha yüksek?

Bu gibi soruların yanıtları artık bilimsel verilerle ortaya konacak. Böylece tarım politikaları “sezgiye değil, veriye” dayanarak şekillenecek. Bu yaklaşım, israfı azaltır, verimi artırır, çiftçinin emeğini boşa çıkarmaz.

TARIMDA KAZANIMLAR: KENDİNE YETERLİLİK VE İHRACATTA YÜKSELİŞ

Erdoğan’ın verdiği rakamlar da dikkate değer:

236 çeşit mahsul üretiliyor.

Sebze-meyvede dünyada 4., et ve yumurtada Avrupa’da 1. sıradayız.

Tarım ihracatı 20 yılda 3,8 milyar dolardan 38,6 milyar dolara çıktı.

Toplamda 110 milyar dolar dış ticaret fazlası sağlandı.

Bu rakamlar, tarımın sadece iç pazara değil, dış pazara da hitap eden bir sektör haline geldiğini gösteriyor. Gıda, artık sadece bir temel ihtiyaç değil, aynı zamanda stratejik bir silah. Ve bu silahı elinde tutan ülkeler geleceği şekillendirecek.

SONUÇ: ÜRETENİN YANINDA DURAN DEVLET MODELİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, üreticilere yalnız olmadıklarını, devletin kendilerini hem doğal afetlerde hem de yatırım süreçlerinde desteklemeye hazır olduğunu gösterdi. Yeni kredi paketleriyle birlikte hem kırsaldaki üretim artacak hem de genç ve kadın üreticilerin sektöre katılımı teşvik edilecek.

Ancak unutulmaması gereken bir nokta var: Kredi ve destek tek başına yeterli değil. Aynı zamanda eğitim, bilgiye erişim, pazarlama olanakları ve verimli toprak yönetimi de sağlanmalı. Devletin atacağı bu adımların yerel yönetimler, tarım kooperatifleri ve üretici birlikleriyle koordineli yürütülmesi hayati öneme sahip.

Kısacası; bu destekler yerini bulursa, çiftçi kazanır, köy kazanır, ülke kazanır. Ve nihayetinde hepimiz kazanırız.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

zozcivan@hotmail.com