
19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanmasıyla birlikte, Türkiye’de siyasi tansiyon yükseldi. Bu gelişme, finansal piyasalarda ciddi bir belirsizlik ortamı yarattı ve yurtiçi yerleşiklerin dövize yönelmesine neden oldu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, bu gelişmelerin ardından döviz tevdiat hesaplarında (DTH) hızlı bir artış yaşandı. Parite etkisinden arındırılmış veriler, 8 haftalık süreçte DTH’ların toplamda 7,1 milyar dolar arttığını gösterdi. Bu artışın 5,86 milyar doları, sadece 21 Mart haftasında gerçekleşti.

Ancak nisan sonundan itibaren bu tablo tersine dönmeye başladı. Son üç haftada döviz hesaplarında azalma görülüyor. Parite etkisinden arındırılmış verilere göre, DTH’lar bu sürede toplam 1,68 milyar dolar geriledi. Bu düşüşün 698 milyon doları bireysel, 986 milyon doları ise kurumsal hesaplardan kaynaklandı. Bu durum, özellikle dövizden Türk lirasına geçişte bir eğilimin başladığına işaret ediyor.
Dolarizasyon oranı da bu gelişmelere paralel olarak düşüşe geçti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık verilerine göre, 14 Mart haftasında TL mevduatların toplam içindeki payı %59,25 iken, kur korumalı ve döviz mevduatlarının payı %40,25 düzeyindeydi. 25 Nisan haftasında ise dolarizasyon oranı %42,56 ile yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Ancak sonrasında başlayan düşüşle birlikte, oran 2 Mayıs haftasında %42,31’e, 9 Mayıs haftasında ise %42,25’e geriledi. Bu süreçte TL mevduatların toplam içindeki payı yeniden yükselerek %57,75’e çıktı.
Kur korumalı mevduatlar hariç tutulduğunda da benzer bir eğilim dikkat çekiyor. Sadece yabancı para cinsi mevduatların toplam mevduat içindeki payı, 25 Mart haftasında %39,38 iken, 9 Mayıs haftasında %39,35’e geriledi. Bu da yatırımcıların yavaş yavaş dövizden uzaklaşarak TL’ye yönelmeye başladığını gösteriyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de döviz talebindeki bu azalmaya dikkat çeken bir açıklama yaptı. Sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede, DTH talebinde düşüş yaşandığını, ülke risk priminin (CDS) gerilediğini ve Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin bir haftada 5,8 milyar dolar arttığını belirtti. Şimşek, temel hedeflerinin “kalıcı fiyat istikrarı” olduğunu ifade ederek, uygulanan politikaların meyvelerini vermeye başladığını vurguladı. Ayrıca azalan küresel belirsizliklerin ve iyileşen finansal göstergelerin dezenflasyon sürecini destekleyeceğini belirtti.
Ekonomistler ise bu gelişmeleri, ekonomi yönetiminin sürdürdüğü sıkı para ve maliye politikalarının sonucu olarak değerlendiriyor. 19 Mart sonrasında yaşanan siyasi gerilim, dövize olan talebi artırırken, uygulanan politikalarla birlikte yatırımcının güveni kademeli olarak yeniden kazanılıyor. TL varlıklara dönüş teşvik edilirken, döviz hesaplarındaki azalma bu güvenin işareti olarak görülüyor.
Uzmanlara göre, döviz talebindeki düşüşün kalıcı hale gelmesi için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi istikrarın da sağlanması gerekiyor. Eğer bu eğilim devam ederse, Merkez Bankası’nın rezerv birikimi artacak, döviz kuru üzerindeki baskı azalacak ve finansal istikrar daha güçlü şekilde sağlanabilecek.